Yoksa Siber Sosyal mi olduk?Sosyal olmak toplumla, insanla iç içe olmak, duygunu, ruhunu karşındaki ile paylaşabilmektir. Gözyaşına dokunabilmektir, beraber gülebilmektir, karşındakine sarılabilmek, elini omuzuna atabilmektir, onu dinleyebilmektir, gözünün içine bakıp, yüreğini okuyabilmektir.Fakat Facebook ile sosyalleşen, Twitter ile düşüncelerini paylaşan, siberalem ile ilişki kuran, Messenger ile haberleşen, Skype ile iletişim kuran günümüz insanı hala gerçekten sosyal midir? Yoksa Siber Sosyal mi olduk?
Sosyalleşmenin amacı insanı mutlu etmekten ve ruhunu beslemekten başka bir şey değildir aslında. İnsan olduğumuzun göstergesi sosyalleşmekte yatar. Fakat sosyalleşmek adına teknolojinin arkasına sığınarak yaptıklarımız, yaşadıklarımız ruhumuzu ve duygularımızı kaybettirmedi mi bize? Sadece beden ve zihin düzleminde yaşayan Androidler olmadık mı sizce?Duygularını televizyon ekranları önünde diziler seyrederek hissedebilen, sanal alemlerde kendini ifade edebilen, bireyselliğinin, kendin olmanın farkında olmayan, egoları ile yaşayan, kendi kendinin sebep olduğunu esaretinin vebalini başkasının da özgürlüğüne engel olarak, karışarak, öfke ve nefret ile yaşayan, sevgiden uzak bir toplum, bir androidler ordusu olmadık mı sizce?Peki işe nerden başlayacağız?Bence önce kendini severek, kendini bilerek başlayacağız. Sadece beden ve zihnimizi besleyerek değil, ruhumuzu ve duygularımızı da beslemeyi bilerek başlayacağız.O içimizdeki sevgi, o öz beslendikçe zaten taşacak, yeşerecek, çiçekler açacak. İşte o zaman başkası ile de paylaşmaya başlayacaksın o ateşi, o sıcaklığı. Kendi ışığınla, enerjinle, sevginle besleyeceksin karşındaki insanı da. Çünkü o düz ekran, o sanallık, yetmeyecek sana, beslemeyecek ruhunu, aydınlatmayacak gözünü. İşte o an sevginin yanına gitmek isteyeceksin, dokunmak isteyeceksin ona, sarılmak, paylaşmak, yüreğinle derdini dinlemek, gözünün içine bakmak, yüreğini yüreğine bağlamak, ruhunu aydınlatmak. İşte o an, sosyalleşmeye başladığın, yeniden insan olduğun andır. Siber sosyal olan android değil.